Kayıtlar

Nisan, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

56- Hatamız

          Gencimizin kısa cevabı ve ardından sorduğu soru galiba havada kalmıştı, Ali Haydar öğretmen kendi sorduğu soruya hâlâ cevap aramaktaydı haline bakılırsa. Sanki öğrencisinin cevabı onu tatmin etmemişti, daha doğrusu bu bir cevap gibi bile gelmemişti bu eski tüfek delikanlıya, o başka alemlerdeydi sanki.      - Yok oğlum, biz hata yaptık, hatta büyük hata yaptık, dedi, kendi kendisine mırıldanır gibi. Öyle ya, bu memlekette yaşı küçük olanların büyüklerine, hele hele öğrencilerin öğretmenlerine; - Hatalısınız, hata yaptınız! bizi yanlış eğittiniz, olacakları bilemediniz ve yenildik işte, oysa size çok güvenmiştik, başımıza gelenlerin çoğu sizin yüzünüzden! deme gibi bir lüksleri yoktu, olamazdı, akla dahi gelemezdi. Zaten bu memlekette kimse hata yapmazdı ki. Hata başkalarına mahsustu. Oysa atalarımız Hatasız kul olmaz! demişlerdi hazır. Ama o hatalı kullar biz değildik, başkalarıydı.      - Hatamız şu oldu oğlum, dedi,...

54- Felsefe iyi midir?

       Gencimiz efsane ilk okul öğretmenini uslu ve çalışkan bir öğrenci edası ile dinlerken, bir yandan da konunun nasıl olduysa tam da istediği mecraya ulaşmasına hem şaşırıp hem de sevinmişti -işte böyle, öğretmenler de tıpkı anneler gibi çocuğun ihtiyacı, arzusu nedir, leb demeden leblebi istediği nasıl anlaşılır, kesinlikle bilirler- bu sebeple hem dikkati biraz daha artmış hem de eline kocaman bir külâh dondurma verilmiş yoksul bir çocuk gibi sevinmişti.        Ama şimdi de Ali Haydar öğretmen biraz suskunlaşmıştı sanki, söze nasıl başlayacağını veya konuya nereden gireceğini mi düşünüyordu acaba? Felsefe meselesi hemen herkesin dilinden düşmeyen, hele entellektüel meclislerinde yeri her daim baş köşede olan, neredeyse ekmek gibi su gibi temel ihtiyaç maddelerinden sayılan, ama eskiler için muz, yeniler için avokado için söylenen, alışmamış damaklar için ne niyetle yersen onun tadını veren egzotik bir meyve gibiydi. Bakalım aziz ve neci...