Kayıtlar

Ağustos, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Atatürk

      Okul arkadaşlarımdan oluşan bir medya grubunda geçen gün bir paylaşım gördüm; Bir Çocuk Kalp Cerrahı; muayene ettiği bir çocuk hastasının kalbini ultrason cihazıyla incelerken, çocuğa ''kalbini ekranda görmek ister misin'' diye sormuş ve çocuğun istemesi üzerine de ekranda kalbinin ultrason görüntüsünü göstermiş.. çocuk kalbini görünce çok şaşırmış tabii ama doktora sorduğu soru daha ilginç; çocuk, ''doktor amca, Atatürk'ü göremedim, lütfen gösterebilir misiniz ?'' demiş.. bu durumdan çok etkilenen ve duygulanan doktorumuz da bu olayı medya ortamında arkadaşlarına anlatmış.. kısa süre içinde de bu olay ve haberi yayılarak bizlere kadar ulaşmış...    Şimdi bu olayın daha doğrusu haberin yayılma ve insanlar arasında yorumlanma biçimlerine gelelim..    Ülkemizin en hassas konularından birisine, belki de birinci sırayı alan ve toplumu yıllardır uğraştırıp meşgul eden, adeta toplumu ortadan ikiye bölen kronik bir meseleye giriyoruz, lütfen kemerleri

Ahşap Konak-14

                                            Sarhoş oldum da                                         Seni hatırladım yine;                                         Sol elim,                                         Acemi elim,                                         Zavallı elim!    Şair Orhan Veli Kanık nasıl da özetleyivermiş ''Sol'' diye kısaca anlatılan bir düşünce, davranış daha doğrusu hayat görüşünü, ve özellikle de memleketimizdeki serencamını..    Tüm Anadolu'da olduğu gibi o 1950'ler Türkiye'sinin küçük ve mütevazı şehrinde de sol dediğimiz hayat görüşünün durumu böyleydi.. sol deyince asırlardır savaştığımız ve artık can düşmanımız olarak görülen Rusya mı ve hakkında çok çeşitli söylentiler dolaşan komünizm mi akla geliyordu acaba, yoksa milli hislerine ve dinine düşkün bir ahalinin, üstelik yedi düvelle ölüm kalım mücadelesinden çıkmış bu yorgun insanların, imparatorluğun dört bir tarafından yenilgiler ve bozgunlardan kaçıp sonunda sığındığı Anadolu