Kayıtlar

Şubat, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Koşu

            Koşup duruyorum hâlâ           Çünki herkes koşuyor bir taraflara           Niçin koşuyorsun diye sorarsan           Herkes koşuyor ya, işte ondan           Zaten koşmayıp dursam bir an           Çarpıp düşürecekler arkamdan           Durmayalım düşeriz diye           Bağırıyorlar durmadan           Nasılsın, ne yapıyorsun diyenlere           Demiyor muyuz, koşturuyoruz işte diye           Sonra da diyorlar, bu telaş niye           Atlı mı kovalıyor arkandan           Ben yoruldum, bıktım artık dersen           İşin kanunu bu diyorlar, yersen           Doydum artık, istemem dersen           Devam et diyorlar, çay gönderiyoruz arkandan           Anladım diyorum, kuralını işin           Madem çıktık, koşacağız bu pistte           Hiç olmazsa anlasaydık, ödül ne           Anlarsın diyorlar, ipi göğüslerken son nefeste...                      

Kandilkaya-6

     İşte artık ona yabancı gibi görünen bedeni şimdi biraz yorgun, biraz şaşkın bir halde ayağa kalkmıştı.. sanki nerede olduğunu, ne yapmak üzere buralarda bulunduğunu hatırlamaya, çıkarmaya çalışır gibi duruyordu etrafına bakarken.. biraz sonra buz gibi akan kaynak suyuna ve küçük havuza baktı.. sonra da sanki bir şeyler hatırlamış gibi kayalığın tepesine doğru bakmaya başladı.. niçin burada olduğunu anlamıştı sanki.. biraz daha düşündükten sonra yürümeye başladı.. kendisi o anda bedeninin geri döneceğini düşünmüş ve üzülmeye başlamışken, tersine görüntüsünün dağa şimdi tırmanmak için bir patika yol bulup ona yöneldiğini görünce bu defa içi sevinçle ve gururla doldu.. demek amacını da hatırlamıştı bedeni, ve kararlı bir şekilde tepeye doğru yürümeye başlamıştı.. yarıda kalan iş tamamlanacaktı.. bu kesindi.. oysa elinden gelse koluna girer, gerekirse sırtına alır, yine de çıkarırdı bu tepenin başına onu.. ama yanılmamıştı işte.. perdede görünen kendisi dağın tepesine tırmanmaya başla

Kandilkaya-5

      Elektriklerin geldiğini ancak ekrandaki görüntülerin harekete geçmesiyle anlamıştı.. ışık onu derin düşüncelerinden uzaklaştırmıştı şimdi.. merakla perdeye bakmaya, neler olduğunu izlemeye başladı.. bir yandan da düşünüyordu tabi, birden düşüncenin de bir zaman fonksiyonu olduğunu anladı.. tıpkı hayat gibi zaman ilerledikçe düşünce dizileri de ilerliyordu, gerçi sık sık eski anılar, oradan başka ağaç dallarına atlamalar, tamamen farklı yönlere uzanmalar.. ama hepsi an'lar geçtikçe ilerliyordu.. tıpkı perdedeki hareketler gibi.. ''Cogito ergo sum/Düşünüyorum öyleyse varım''.. Descartes böyle söylemişti.. düşünmek de zaman içinde gelişen bir şeydi.. zaman her şeyin belirleyicisiydi demek.. zaman ilerledikçe anlıyor ve farkına varıyorduk her şeyin, kendimizin bile.. zaman hız kavramını da çağrıştırıyordu ister istemez.. öyle ya, zaman da belli bir hızla akıp gidiyordu.. ama biz bunun farkına pek varamıyorduk.. tıpkı rayların üzerinde hızla giden trende seyahat ed