Kayıtlar

Ocak, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Dostluk/Yalnızlık

   Nedense bu iki kavram beraber çağrışım yaptı bende.. dostu olan yalnız değildir.. ya da yalnız olanın dostu yoktur, veya yok denecek kadar azdır, gibi bir düşünceye yol açıyor sanki, bu ikili peş peşe yazılınca.. dostu çok olan, hep onların arasında, dostlarıyla dolu ortamlarda vaktini geçirip yalnızlık nedir bilmeyen bir insan, veya çeşitli nedenlerle dost edinememiş veya dostlarını bir sebeple kaybetmiş, dolayısıyla yalnızlığı hissederek bu halin nasıl bir durum olduğunu iyi bilen bir insan, bu kavramların birbiriyle ilişkisi veya farklılıklarının ayırdına daha iyi varabilir gibi geliyor bana..    Önce dost nedir, dostluk nedir diye sorup, kendimce bunlara bir cevap arayayım diyorum.. öyle ya özellikle eski şiirlerde hep dosttan bahsedilir, ''bir dost bulamadım gün akşam oldu'' diye meşhur bir beyit bile vardır.. öncesinde dost! dost! diye nice aramıştır dostunu bu beyti yazan kişi, ama sonunda yani hayatının artık akşam zamanında, hâlâ bir türlü bulamamıştır aradı

Kandilkaya-4

     Karanlık salonda babasını aradı bir süre daha gözleri.. yakınlarda olduğundan neredeyse emindi.. sonra tepesinden perdeye doğru uzanan ışık huzmelerine daldı gözleri.. kuzey kutbunda görülen Aurora kutup ışınları gösterisine ne kadar benziyor diye düşündü..    Ama bu tepemdeki ışınlar bir bilgi taşıyorlar dedi sonra.. hemen başımın üzerinde bir beyaz levha tutsam bu ışık sağanağına, perdedeki manzaranın daha küçük bir örneğini görecektim.. ama şu an ışığa bakarak içinde ne gibi bilgiler taşıdığını bir yere düşüp yansımadıkça anlayamıyorum, demek ki bu ışık sağanağının içinde ne bilgiler olduğunu anlamanın da bir yolu varmış dedi.. sonra yine aurora kutup ışınları geldi aklına.. acaba o muazzam ışık gösterisi de bir bilgi mi taşıyordu?.. bu ışıklar güneşten geliyordu bildiğimiz kadarıyla, ama nereye gidiyorlardı acaba.. belki de bir şeyler anlatmak istiyordu bu ışık sağanağı bizlere, ama şu anda benim tepemdeki ışık akıntısına baktığım gibi ona da boş boş bakıyorduk belki de..    S

Hayal Kadın..

     Kahverengi tonuna kaçan uzun siyah saçlarını, neredeyse her yerde ve zamanda, cebinde taşıdığı küçük ama güzel ve kaliteli tarağıyla sık sık tarardı.. bu hareketi bilinçli mi yapardı bilmem, bazen saçlarını arkada toplar, ağzında tuttuğu yuvarlak lastik veya örgü halkayı sol eline alır, alışkın hareketlerle tuttuğu saçlarını kolaylıkla iki, hatta üç kere bu halkanın içinden geçirerek gergin düzgün bir şekilde at kuyruğu şeklini veriverirdi o güzel saçlarına farkına bile varmadan.. bazen de yine farkına bile varmadan bu lastiği çıkarır, başını iki yana tatlı bir hareketle sallayarak saçlarını dağıtıverirdi.. bazen de yine o tarakla saçlarını tarar, omuzuna doğru eliyle de düzleyerek serbest bırakıverirdi.. bütün bunları konuşurken, birisini can kulağıyla dinlerken, veya gülerek bir şeyleri izlerken alışkın hareketlerle ama kesinlikle gösterişsiz bir tarzda yapardı.. kendisi de yanındakiler de bu otomatik hareketlerine alışkın oldukları için onlar da bunun farkında bile olmazlardı s