Kayıtlar

Aralık, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

3-Dışarıda

       Apar topar kendisini dışarı atan kahramanımız ne tarafa gideceğini de bilemeden, sanki kendisinden kaçıyor gibi, ama nereye, ne tarafa kaçacağını, orada kendisini koruyacak bir ortam olup olmayacağını da bilmeden öylesine yürümeye başladı artık iyice gece karanlığı çökmüş ve ıssızlaşan sokaklarda..      Şu anda tuhaf bir halet-i ruhiye içindeydi.. kendisini o kadar hafif ve boş hissediyordu ki, bu halime en uygun durum ne olabilir derken, aklına çocukken oynamaktan çok zevk aldığı, küçük bir tel çemberi sabunlu su dolu bir küçük şişeye daldırıp sonra da çember içinde oluşan şeffaf sıvıya üfleyince birden havayla dolup kısa zaman sonra da çemberden ayrılıp uçuşmaya başlayan sabun köpüğü balonları geldi.. evet, kendisini aynen o balonlar gibi hissediyordu şimdi.. içi boş, hava akımı nereye iterse oraya doğru nazlı nazlı giden, bir şeye çarpınca veya bilinmeyen bir sebeple birden patlayıp yere küçük bir su damlacığı halinde düşüveren bir baloncuk.. karşıdan gelen birine çarparsa pa

2-Akşam

       Görev bilinci ile dolu olarak kapının anahtarını çeviren ve içeri giren acar muhabir ve misyon insanı Fahrettin, evinin o özlediği hafif rutubetli bekar evi kokusunu içine çektiği sırada, farkında olmadan bu tanıdık koku da onu sarıp sarmaladı ve kendince; -hoş geldin!, kandili nerede söndürdün bakalım dün gece? demiş gibi bir duygu uyandırdı delikanlının muhayyilesinde.. çoğu insana garip gelebilecek olan bu yalnız insan evi kokusu, nedense kahramanımızda sanki bir ölçüde bağımlılık yaratmıştı.. evinden uzakta iki günden çok bir zaman geçirse, hemen bu kokuyu zihninin bir yerlerinden gelen küçük bir kıvılcım ile anımsar, bir an önce evine dönmenin yollarını aramaya başlardı.. eşyaya ve mekâna bağımlılıktı bu his bir bakıma.. acaba her insanda olan bağlanma ve sahiplenme dürtüsü onda da bu şekilde mi zuhur etmişti?.. belki de uzun süredir memleketinden uzak, bu gurbet ellerde hayata tutunmaya çalışan bu genç insan, bu çeşit bir bağımlılık geliştirerek ana kucağı baba ocağı diye

1- Misyon

       Fahrettin, patronu ve eşinin evinde geçirdiği akşam, ve ertesi günü Tevfik Fikret'in mezarı ve müze haline getirilen evinin ziyareti sonrası bu iki sevimli ihtiyarla vedalaşarak evine dönmek üzere Aşiyan'dan Boğaziçine doğru kıvrılarak aşağıya, deniz seviyesine inen yolu yavaş yavaş yürürken aynen yol gibi dolambaçlı duygular içerisindeydi.. bir taraftan; - ne kadar iyi insanlar, bana ne kadar samimi davrandılar, beni oğulları gibi kabul edip onun yatağında yatırdılar, hele gece boyu konuşmalarımız ve anlattıkları.. ne kadar harikulade bir hayat.. bütün olayları birebir yaşamışlar ve kötülüklerle savaşmışlar.. ne mutlu onlara, diyordu.. biraz sonra yolun yönü değişip başka bir manzara ile karşılaşınca bu sefer de; -yahu ben gece amma da coşmuşum, Sacit bey anlattıkça havalara girmişim, bir de hiç hesap etmeden, sonu bakalım nerelere varacak demeden tekliflerine balıklama atlamışım.. hay bendeki bu kafaya! .. şimdi ne olacak? adam bir ömür boyu yaptığı mücadeleyi bir rakı