24- Yolda
İşte şimdi tekrar İstanbul'a dönüş yolunda, otobüsün cam kenarındaki koltuğuna kurulmuş, dalgın dalgın gözünün önünden kayıp geçmekte olan ıssız tarlaları, ağaçsız otsuz taşlık dağ başlarını, kurumuş dereleri, kerpiçten yapılmış soluk renkli ve silindir şeklindeki sanki yüzlerce yıldır orada olan bir taşla sıkıştırılarak düzeltilmiş toprak damlarıyla ve yine sanki binlerce yıldan beri aynı mimari özelliklerini devam ettiren önleri ufak avlulu, dağınık bahçeli, ahırlı ve kümesli evleriyle, ortalıkta kimselerin hatta köpeklerin bile gözükmediği virane görünümlü mahzun köyleri, taş toprak ve inşaat malzemesi yüklü ve çok nadir de olsa kırık dökük bir kaç ev eşyası, somyalar ve kilimler, yatak ve yorgan ruloları, eski bir soba ve boruları, bir de küçük bir buz dolabının arasında, eşyalara sahip çıkması amacıyla kendisine ufak bir yer bularak eğreti bir tarzda oturmuş ifadesiz ve soluk yüzlü bir genci taşımakta olan yorgun kamyonları bir film şeridi gibi peşi sıra ...