48- Tabir
Bu tuhaf, renkli ve subliminal mesajlarla dolu rüyayı gördüğü gecenin sonunda - her gecenin sonunda olduğu gibi- nihayet sabah oldu ve gencimiz mütevazı (bekar) yatak odasında mutlu bir gülümseme ile gözlerini açtı, ama aklı hâlâ gördüğü acaip ve bir o kadar da orijinal rüyadaydı. Bir süre, acaba yine uyusam bu rüyanın devamını görebilir miyim düşüncesiyle uyumaya çalışmış, ama ne yazık ki rüya perisi bir daha gencimizin fakirhanesine uğramamıştı. Yatağında bir süre oyuncağı elinden alınmış küçük bir çocuk gibi somurttu, sonra bu yaptığının da saçma bir şey olduğunu düşünerek muhayyilesine başvurmaya ve rüyanın devamını kendi gayretiyle inşa etmeye çalıştı. Ama Heyhat! bu işi de beceremedi. Adı üstünde rüya işte, kafadan uydurarak ancak ortaya Çanakkaledeki Truva atı gibi ucubemsi bir sanat ''eseri'' oturtmak gibi bir şey çıkar, gündüz gözüne, üstelik uyanık vaziyette rüya düşünmek hatta kurgulamak da ne oluyor öyle. Akıl ve mantık devreye girince saçmal...