Başlarken

   İyi bir yazar ve blogger olan kızımın yüreklendirme ve biraz da itelemesiyle bu işe ben de girişeyim dedim..
   Ama her zamanki üşengeçliğim ve dişe dokunur bir şeyler yapamama korkum yüzünden bakalım sonu ne olacak bu girişimin..ne diyeyim..kendi kendime bir hayırlı olsun diyeyim..zaman gösterecek artık bu iş saracak mı sarkacak mı sarpa saracak mı..kendimce; aklıma gelen, yazsam iyi olur dediklerim, bazen yahu bu çok iyi fikir bunu yazmam iyi olur diye kendi kendimi dolduruşa getirdiğim düşünceler, hiç olmazsa burada tespit edilmiş olur, gökyüzüne biraz da benden birşeyler uçar.. artık uçurtma uçurma zamanımız geçti bari yazı uçuralım niyetiyle bu işe biraz da kendimi zorlayarak giriyorum..kendimi de zorladığım için gerçek manasıyla zoraki blogger oldum..o yüzden de blog adını öyle seçtim..Allahtan başka zoraki bloggerler yokmuş da bu isim kabul oldu..her neyse bu kadar başlangıç yeter..umarım bu aleme ben de kendimce bir şeyler söylerim..hiç olmazsa kendi kendime söylerim..
   70 yaşıma çok yaklaştığım bu zamana kadar hayatımda hiçbir grup, dernek, kulüp ve benzeri; insanların kendini rahat ve huzurlu hissettikleri, aidiyet duygularını tatmin ettikleri topluluklara girmedim..çocukluğumda da öyleydim..ayrıksı biri değildim ama hangi grup içinde olsam oradaki baskın insanları,kendini göstermek anlatmak için çabalayan kişileri, hatta buraları kullanarak bir yerlere gelme çabalarını iyice açık edenleri gördükçe böyle yerlerden uzaklaşmak isteği geldi içime hep ve yavaş yavaş öyle yerlerden uzaklaştım..artık asosyallik mi dersiniz, çekingenlik mi dersiniz hatta biraz acımasızsanız eziklik mi dersiniz (bu ezik lafı gençler arasında yaygın galiba ve hakaret küçümseme amacıyla kullanılıyor gördüğüm kadarıyla) böyle bir ruh haleti içinde o ortamlarda kendimi rahat hissetmedim..bu huyumun çok zararını gördüm ama ben yine de halimden memnunum; kendi kendime yeterli olduğumu hissediyorum ve kanaatkar biri olduğuma inanıyorum..toplum içinde bireysellik ortalamasında ortayı geçtiğimi düşünüyorum..
   Bence bireysellik, kişinin kendi kararlarından sorumlu olması, kimseden birşeyler beklememesi, belki bir huzursuzluk ve güvensizlik veriyor ama bir grup içinde olup huzurlu ve kendini güvende hissetmekten yani bir nevi sürü psikolojisinden her zaman daha evladır..çünki o grup içindekiler de bence derinden derine birbirlerinden kuşkulanmakta, her an ihanete uğrama korkusuyla daha küçük grupçuklar kurmaya ve kendilerini kollayacak arkadaşlar edinmeye çalışmaktadırlar..ayrıca grubun liderleri pozisyonunda değilseniz gidişattan ve başkalarının aleti olma tehlikesinden kendinizi korumaya almanız da neredeyse imkansızdır..işte bu yüzden azıcık aşım ağrısız başım deyiminde olduğu gibi birey olduğunu hisseden kişi aslında daha rahattır..kararlarını kendi alır sonuçlarına da katlanır..kendi gemisinin dümeni de motoru da kendi elindedir..
   Bu nedenle de olsa gerek hayatın anlamını da kendi imkanlarımla aramaya çalıştım; elime geçirdiğim felsefe, din, tasavvuf kitaplarından kendime göre sonuçlar çıkarmaya çalıştım ve hala da çıkarmaya çalışıyorum..hiç bir zaman hakikate tam ulaşamayacağımı biliyorum ama etrafında dolanıp gittikçe daha iyi anlamakta olduğumu hissediyorum..en azından anladığını iddia edenleri anlamaya çalışıyorum ama bireysellik sayesinde onlara da çok yaklaşıp yörüngelerine girmiyorum..bunu da deminden beri bahsettiğim huyuma bağlıyorum..huzursuzum ama mutluyum da..
   Kendimden çok bahsettim..ama zaten blog kendin dahil her şeyden serbestçe bahsedip paylaşmak değil mi..Hindular gibi ben de bir şeyler yazıp kağıdı ufak bir kayık yapıp suya salıyorum..artık kağıt nereye giderse..elimden çıktıktan sonra artık benim değil..bulanık suyun içinde kendi yolunda gidecek..ben de nehirin kenarında bir süre kayığımı ve suları seyredip günlük hayatıma geri döneceğim..
   Kayıklarımın bol olması ve uzun süre yol alması dileklerimle...

Yorumlar

  1. Aramıza hoş geldiniz :) Sizi takip etmek isteyenler için bloğunuza takipçiler kısmını ekleyebilirsiniz, ya da üstteki blog url'sini kopyalayıp kendileri sayfalarındaki akıştan "takip et" yapmak durumunda kalacaklar ve bu biraz daha külfetli bir iş olabilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş bulduk..ben bu işleri pek bilmiyorum..hocanın dediği gibi yazıyorum ama okuyamıyorum..ama bu yorum çıktığına göre okunabiliyorum.. ilginiz için çok teşekkürler..

      Sil
  2. Hoş geldiniz : )

    Aidiyet konusu evde çok konuştuğumuz bir başlık.
    Biz eşimle, o ihtiyaçtan sıyrıldığımıza inanır; etrafımızda kendi küçük gruplarında bir şeylere fanatikçe bağlı olanlar hakkında gözlemlerimizi paylaşmayı severiz.

    Tabi bu arada aile aidiyetimize teslim olduğumuzu ve kendi fanatikliğimizde kaybolduğumuzu unuturuz. Aidiyet, bence uyuşturucular içinde en görünmezi. Ve belli seviyelerde gerekli :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkürler..aidiyetten tamamen sıyrılmak tabii ki imkansız..doğduğunuz yer, diliniz, aileniz kendi seçiminizle edindiğiniz çevreniz vazgeçemeyeceğiniz ve tersine bağlı olmaktan hoşlandığınız ve kişisel doyum hissettiğiniz veriler..o yüzden yalnızlık Allaha mahsustur demişler..o bile bizleri yaratarak yalnızlığını gidermeyi seçmiş..benim uzak durduğum ortamlar beni rahatsız edecek derecede sıkan,kişiliğime baskı yapıldığını hissettiğim kısacası rahat hissetmediğim ortamlar..her insan bir şekilde kendini göstermek,
      beğenilmek ister..bu blogger ortamı bile bu ihtiyaçtan dolayı değil mi..

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

17- Göçmüş Kediler Bahçesi

16- Veda

19- Öfke