Çocuk ruhlu adam

   Onu oldukça yakından tanıdığımı sanıyorum..hepimizin içinde yoğun veya sessizleşmiş bir çocuk vardır; kimisi çocukluğundan hızlıca olgunluğa geçer, vücudu ve dış görünüşü çocuk intibaı verirse de konuştuğunuzda, hatta size bir bakış attığında büyük ve olgun bir kişi karşısında olduğunuzu hemen hissedersiniz..kimisi de iri ve gelişmiş bir vücut ve tavır gösterir ama biraz konuşunca hatta konuşmadan bile bakışıyla size bir çocuk karşısındaymışsınız hissini verir. Olgun tavırlı bir çocuk, bazen ilginç ama çoğu zaman sıkıcı ve korkutucu gelebilir, ama çocuk tavırlı büyük biri eğlenceli olabilir, kimileri koca bebek diye yarı istihza yarı bilgiçce nitelendirseler bile bu kişiler çekici ve sürükleyici insanlardır..onlarla beraber olmak sanki bir masal dünyasında yaşıyormuşsunuz gibi bir his verir, siz de onların enerjisi ve düş gücüne kapılır gidersiniz..birlikte zaman daha çabuk geçer bunlarla, ayrıca onlardan bir zarar gelmeyeceğine de emin hissedersiniz kendinizi..onları kolayca yönlendireceğini sananlar ise kısa sürede yanıldıklarını farkederler, buna kalkışanları kolayca hissederler bu koca bebekler ve böylelerini sessizce terkediverirler..bunların bazen duyguları coşkun ve taşkındır bir çocuk gibi, bazen de birden yaptıkları işten sıkılıverirler de sizi yüzüstü bırakıverirler..o yüzden böyle kişilerle arkadaşlık etmek zordur, biraz empati, çok da şans ve uysallık gerekir..biraz maymun iştahlıdırlar, bir bakarsın bir hayalin peşinde bütün enerjileri ile koşmaktadırlar, ama tam gerçekleştirecek galiba derken, olmadık bir sebeple hevesleri kırılmış ve küsmüş olarak bırakıvermişler o koca planlarını..ama kısa bir süre sonra bir başka hayalin peşindedirler, siz şaşkın şaşkın bakarken..bir bakın etrafınızda ne kadar çoktur böyle çocuk ruhlu kalmış büyük insanlar..çoğu azgın bir sel gibi koca taşları, ağaç kütüklerini içinde görülmeyen nice birikimleri büyük bir gürültüyle sürükleyip götürmektedir..ama bir süre sonra sel gitmiş geriye kum ve dağılmış paramparça olup karışmış bir enkaz yığını kalmıştır..çoğu zaman da kimse bu enkazı kaldırmaz, ama ne gam, kahramanımız bambaşka maceralara çoktan atılmış veya atılma planları içindedir..işin garibi bu koca bebeklerin yakınları artık bunlara alışmış ya da mecburen ve çaresizce kabul etmiş olduklarından sessiz bir teslimiyet içinde olanları ve olacakları izlemekle yetinmektedirler.. 
   Daha çok erkeklerde gördüğüm bu kişilikler hemen hemen hepimizin içinde kalan çocuk tarafımızı göze batar derecede abartılı olarak yaşamaya devam eden büyük görünümlü çocuklardır..belki de biz onların yaşayışını izlerken kendi yapamadığımız şeyleri, kimseyi takmadan yapan bu kişilere biraz da gıpta ediyoruzdur .. 
   Coşkun da tıpkı adı gibi ve adının hakkını vermek istercesine bir coşmuş sel gibi yaşadı ve geride tarumar olmuş ve yarım kalmış birçok girişim bırakarak erkenden veda etti hepimize ve her şeye..
   Babasının, komiserliğe kadar yükselmiş bir polis olması hatta o zaman terör ve terörist pek bilinmediği için olacak, asayiş şubesinde yıllarca çalışıp sonunda herkesi serseri veya en azından serseri adayı gibi görmeye başlayan bir insan olması Coşkunu da etkilemişti sanırım..küçük yaşlarından başlayarak en sevdiği oyunlar kovboyculuk, hırsız veya suçlu kovalayan polislik, biraz da ata sporlarımız olan okçuluk, kılıç ve kalkan kullanarak mahalle kavgalarında baş rollerde olmak gibi sürekli hareket ve ataklık isteyen oyunlardı..sanırım Coşkun oyunları oynamıyor adeta yaşıyordu..
   Bu arada, o zamanlarda bizim ülkemizde asayiş biraz daha iyi gibiydi sanırım bugünlere oranla, belki o yüzden insanlar biraz hareket heyecan bekliyor gibiydiler ve yine o sıralarda moda olan amerikan filmlerinde kovboyluk, vahşi batı, hatta ajanlık gibi roller özellikle erkek çocuk ve yeniyetmeler arasında çok revaçtaydı.. hatta bir amerikan filmi o sıralarda çok sevilmişti, sanırım dünya da o günlerde yerleşik düzene bir şekilde başkaldıran insanlara anlayış ve hatta sevgi ile bakıyordu..her neyse, bu filmde iki sevgili banka soyuyor, polisi gülünç hale sokuyor, silahla ufak soygunlar yaparak amerika içinde dolaşıyorlardı, gerçi sonunda polis tarafından bir yerde kıstırılıp arabalarına yüzlerce mermi sıkılarak öldürüldüler ama halk kahramanı oldular bir anda..bizler de bizim ülkemizde niçin böyle gangsterler yok diye hayıflanırken birden Necdet Elmas isimli bir yerli gangster çıkmasın mı..özellikle Hürriyet gazetesi bu işe balıklama atladı ve yerli ve milli gansterimizin maceralarını hergün tefrika etmeye başladı..bizler de heyecanla Necdet Elmas o günlerde hangi bankayı soymuş,  kimin arabasını gasp ederek polisin elinden kurtulmuş, bir ara Akyazı da polis tarafından sıkıştırılsa da bir manevra ile oradan kurtularak polisi yine rezil etmiş, büyük bir merakla ve hatta işin içinde biz de varmışız gibi sevimli gansterimizi büyük bir destekle takip eder olmuştuk..Allah'tan bizim gansterimiz sonunda kurşuna dizilmedi..  sanırım ya kendisi sıkıldı bu işten, ya da olur böyle vakalar Türk polisi yakalar düsturuna uyarak bir şekilde adaletin ellerine teslim edildi..bildiğim kadarıyla birkaç yıl hapis yattı sonra çıktı, hatta gazeteler yine ondan böyle gösteriler beklediler ama ya gansterimiz hapiste ıslah ı nefs etmişti, ya da artık gansterliğin modası geçmişti, işin  arkası gelmedi..
   Bu olayı hatırlamamın nedeni, Coşkunun da bu olaydan etkilenip uzunca süre kâh polis kah gangster olarak bu olayın bir çok versiyonunu hepimizi bıktırırcasına, ama kendisi her seferinde büyük bir zevk ve yaratıcılıkla olayı  canlanlandırarak uzun süreler oynamasına, aslında yaşamasına vesile olmasıdır..
   Babasının mesleği sanırım onu da etkilemiş olacak ki askerlikten sonra Coşkunu polis olarak,  hem de o zaman artık memlekette çoğalan ve gündemi işgal etmeye başlayan ayrılıkçı terörle mücadele ederken görmeye başladık..tam işini buldu derken bunu da abartmış olacak ki en ön saflarda ve başarılı bir polis olarak gözünü budaktan sakınmayan bir Behzat Ç. oldu çıktı..kimbilir Behzat senaristlerine bir çok macerası ilham vermiş olabilir..bu yıllarında hayatta kalması bence mucize oldu ama yıpranma da göze alınarak sanırım erken emekli oldu ve bu kez içindeki çocuk daha da serbest kaldı ve aklına estiği gibi yaşamaya kalktı..bir çocuk kadar temiz kalpli kaldı her zaman, ben bu çocuğun nasıl teröristlerle mücadele ettiğini hala anlamakta güçlük çekiyorum..mutlaka yaşadığı olayları bir oyun gibi görüyordu ve hayat onun için siyah ve beyazdan ibaretti..insanlar da ya iyiydiler ya da kötüydüler .. oyun bir şekilde bitmişti..yeni oyunlar sıradaydı..
   Bu temiz kalpli dev, yine beklenmedik bir şekilde , ya da başka bir şekil ona yakışmayacağı  için beklendiği üzere,  bir trafik kazasında hayatını kaybettiğinde şunları düşündüm; adının hakkını veren bir yaşam sürmesine rağmen daha oynayacak bir çok oyunu kalan bu çocuk, kalan oyunlarını da oynamak üzere cennetin lunapark bölümündedir şu anda..orada da maceralar ve yeni oyunlar peşinde olduğuna inandığım bu tanıdığıma rahmetler diliyorum..zaman zaman hatırladığımda da, gözlerimin önüne, dudaklarında çocuksu bir gülümseme ve gözlerinden okunan sınırsız bir coşkuyla ve heyecanla yeni bir maceraya atılmak üzere hazırlanan bir koca bebeğin geldiğini görüyorum...

Yorumlar

  1. Allah rahmet eylesin, daha ilk satırdan anladım ben de... Tuhaftır, sanırım ölüm yıldönümü de yaklaştığından, ben de sık sık anar oldum kendisini. Bazı insanlar büyümüyor, büyürlerse de yaşlanmıyor işte. Coşkunla çocukluğunuzdan da bahseder misin biraz baba?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

17- Göçmüş Kediler Bahçesi

16- Veda

19- Öfke