Unutulmuş bir yerde-8

   Ezanın okunması ve cuma namazının başlaması, peşinden hocanın minbere çıkıp diyanet tarafından tüm camilerde cuma hutbesi olarak gönderilen mesajı ruhsuz bir edayla okuması, sonunda da cuma namazını kıldırmasıyla cuma namazı tamamlanmış oluyordu..peşinden kılınan sünnet namazları sonunda da hep birlikte dışarı çıkıldı ve musalla taşında beklemekte olan tanıdığı merhumun önünde tekrar ayakta saf tutuldu, hoca birkaç söz de burada etti ve herkesten haklarını helal etmesini istedi, herkes coşkuyla helallik verdi, acaba ölen kişi onlara hakkını helal etmiş miydi kimse bunu düşünmedi bile..sonra hoca ayakta cenaze namazını kıldırdı..tabut musalla taşından alındı ve hemen yakınlardaki mezarlığa doğru eller üzerinde taşınmaya başladı..burada öyle cenaze arabası adeti yoktu henüz..mezarlıklar da şehir dışında değil hemen hemen yaşamın ortasında dirilerle beraber hayatın içinde idi o zamanlar ve böyle unutulmuş yerlerde..
   Birkaç dakika içinde neredeyse mezarlığa gelivermişlerdi hep beraber..biraz önce açılıvermiş bir mezar yeri konuğunu bekliyordu adeta..mezar kazılırken çıkan birkaç insan kemiği de bir torbaya konmuş ve cenazenin yanına konmak üzere geçici olarak güneşin tadını çıkarıyor gibiydi..tabutun açılıp cenazenin çukura yerleştirilmesi işinde merhumun oğluna iş düşüyordu..oğlu çukura inmiş şimdi orada babasının kefenlenmiş naaşını bekliyordu..adetlere göre mezar çukuruna yerleştirme işi ölenin oğlu varsa ona yaptırılırdı..bunda acaba babasına son bir görev yapması isteği mi yoksa artık babasının öldüğünü ve bundan sonra ailenin tüm yükü ve sorumluluğunun artık kendi omuzlarına geçtiğini anlamasını istedikleri mi yoksa psikolojik olarak başka bir yarar mı görülürdü şu anda pek bilemedi..kendi babasını mezara indirdiği anlar aklına geldi o anda..sanki o anda anlamıştı artık babasının  öldüğünü ve bir daha ona dokunamayacağını..bir söz geldi aklına birden; barış zamanlarında oğullar babalarını gömerler, savaş zamanlarında ise babalar oğullarını gömerler diye bir söz..ne kadar doğruydu..hep barış olsun da babalarını oğulları gömsün hep dedi içinden..
   Defin işi tamamlanmış, naaşın üzeri tahtalanmış ve sıra üzerine toprak atılmaya gelmişti..bu işi de önce rahmetlinin oğluna yaptırdılar..çocuk bir kaç kürek attıktan sonra başkaları yanaştı yanına ve sonra da kürekler hızla çalışmaya başladı..sanki içeride kalan ölüden bir an önce kurtulmak, aradaki dünyevi bağı koparmak ister gibiydi herkes..bu ne acele yahu dedi içinden..hoca da bir kenara oturmuş kurandan ayetler okumaya başlamıştı..ölenin eşi kızları ve mezarlığa gelen kadın yakınlar biraz daha uzakta, gözleri yaşlı ve mahzun şekilde defin işini sessizce seyrediyor ve dudakları okudukları dualardan dolayı sessizce kıpırdıyordu..erkekler sanki daha metin ve bir görev ciddiyeti içinde, son derece sıradan bir işi yapar gibiydiler..canlı olduklarının, ayakta olduklarının, güçlerinin kuvvetlerinin yerinde olduğunun farkında ve bu durumdan memnun gibiydiler..kadınlar olayın daha farkında ve daha duygulu görünüyorlardı..imam da kürek seslerine uyumlu bir şekilde duaları birbiri peşi sıra okuyor ve bu esnada da etrafını dikkatli ve meraklı bir şekilde izliyordu..sanki gördünüz mü işte sonunda buraya hepiniz geleceksiniz, ve buraya gireceksiniz, ben demiştim der gibiydi..ama kendisinin de buraya gireceğinden bihaber bir hali vardı..kimisi de mezar çukuruna gözünü dikmiş ve derin düşüncelere dalmış gitmişti..kim bilir neler düşünüyorlardı şu anda bilinmez..
   Kısa zamanda mezar çukurunun üzeri doldurulmuş hatta küçük bir yükselti bile ortaya çıkmaya başlamıştı..bazıları kendisini bu işe iyice vermiş durumda, mezarı iyice belirginleştirecek şekilde etrafını taşlarla sınırlandırıyorlar, bir çocuğun getirdiği bir testi su mezarın üstüne dökülüyor ve ölenin adının yazılı olduğu bir tahta mezarın baş ucuna yerleştiriliyordu..bazı ziyaretçiler ölenin yakınlarına taziyede bulunup gitmeye başlamışlardı bile..o da bu görevini yaptıktan sonra babasının mezarını ziyaret etmek üzere biraz yakındaki aile kabristanına doğru yöneldi..
   Sanki bu sabah konuştuğu babasının, mezarında olup olmadığından emin değilmişcesine ve babasını canlı ve evinde olduğu zamanlardaki gibi düşünerek ve yanına odasına girer gibi yaklaştı mezara..mezarın üzerinde çok eski zamanlarda diktikleri mor zambaklar artık kışa hazırlanıyorlarmış gibi solgun ve uykuda görülüyordu..birkaç kurumuş yaprağı ve dalları temizledi eliyle ve sessizce mezarın yanına oturarak alçak sesle konuşmaya başladı..babacığım nasılsın, bu sabah seni çok iyi gördüm ve çok sevindim, anneme ve tüm sevdiğim eski dostlarımıza, atımıza, kedilerimize benden selam söyle, senin ve annemin ellerinden öpüyorum, seni çok özledim, beraber olacağımız zamanları iple çekiyorum dedi kesik kesik..göz ucuyla da yakındaki insanların onu görüp görmediklerine dikkat ediyordu ve konuşmasını duymuş olacakları ihtimaline karşı fazla renk vermemeye çalışıyordu..insana babasıyla konuşurken bile rahat yok dedi içinden..sonra da mezarlıktaki tüm insanların ve bu arada anne ve babasının ruhlarına bir fatiha okuyup oradan ayrıldı..
   İçinde bir huzur hissetti yavaş yavaş çarşıya doğru giderken..öteden beri mezarlık ziyaretlerinden sonra içini bir rahatlama ve hoşnutluk hissi kaplardı..sanki kendisini kısa bir süre de olsa bu dünyanın sıkıcı ve yorucu hayatından uzaklaşmış ve gidilecek yeni ve ebedi mekanın az da olsa yakınına gidip oranın havasını koklamış gibi hissederdi..tekrar bu dünya hayatına ve kargaşasına dönmek içinden gelmiyordu sanki..birden aklına torunu geldi..acaba ne yapmışlardı bu arada..aramış mıydı dedesini meleği..yoksa annesiyle beraber çarşıdaki çeşitli şeylere dalıp gitmiş miydi..
   Onlarla ayrıldıkları yere geldiğinde arabanın başında hep beraber durduklarını ve ellerindeki bazı eşyaları arabaya yüklemiş olduklarını gördü..karısı biraz da sinirlenmiş gibi bir ifadeyle ve nerede kaldın, bizi unuttun yine der gibiydi..
   Birden meleği de onu gördü ve dedeeee diye bağırarak ona doğru koşmaya başladı..o anda her şeyi unutuverdi ve o da çömeldi, kollarını açarak kendisine koşan torununu kucaklamaya hazır ve yüzünde kocaman bir gülümseme ile canııııım diye kendisine koşan bu sevimli ve masum güzelliği karşılamaya hazırlandı...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

17- Göçmüş Kediler Bahçesi

16- Veda

19- Öfke