Unutulmuş bir yerde-13

   Tam eve girecekken birden durdu..daha sarhoşluğu üzerinden atamamış olduğunu fark etti..evine hiç sarhoş girmemişti şimdiye kadar..biraz bu sebeple biraz da şu anın ve havadaki duruluk ve serinliğin tadını çıkarmak için boş sokaklarda biraz daha dolaşmaya karar verdi..
   Merkezdeki kaymakamlık ve bir kaç resmi dairenin çevrelediği kasabanın tek meydanına doğru ilerledi..meydanda neredeyse in cin top oynuyordu..eski idarecilerden birinin yapılmasına ön ayak olduğu Atatürk anıtının önüne ve yanına bir kaç bank koymuştu Belediye de..böylece ufacık bir anıt alanı oluşmuş, resmi bayramlarda ve devlet büyüklerinin karşılanıp gönderildiği tören zamanlarında kullanılacak bir meydancık ortaya çıkmıştı..amaçsızca oraya doğru yürüdü..
   Meydana bakan ve arkasını da resmi dairelere veren bir anıt vardı şimdi karşısında..mermerden yapılmış yaklaşık iki metre yükseklikte bu küçük kaidenin üzerine Atatürk'ün kalpaklı ve yarıya kadar madalyalı göğsünü gösteren bir büst oturtulmuştu..bayramlarda ve anma günlerinde çocuklar buranın önünde dizilirler, küçük bir çelengi büstün önüne saygı ile koyup sonra da selam vererek yerlerini alırlar sonra da tören başlardı..Cumhuriyetin kurucusu da geleceği emanet ettiği genç nesillere buradan sevgi ile ve ciddi bakışlarla bakardı..
   Kaidenin üç yüzüne yazılar oyulmuştu..ön tarafa; TÜRK, ÖĞÜN, ÇALIŞ, GÜVEN. yazılmıştı..sol tarafa, nedense buralar tarım ülkesi olduğundan olsa gerek; KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR. yazılmış, sağ tarafa ise; BEN, SPORCUNUN ZEKİ, ÇEVİK VE AHLAKLISINI SEVERİM. yazılmıştı..bununla da galiba gençlere hitap ediliyor ve spor yapmaları isteniyordu..ama ne yazık ki bu kasabada spor yapacak yer de genç de yoktu..
   Tam köylünün efendi olduğunu yazan taraftaki bankta tam da köylü görünüşlü genç bir vatandaş oturmuş ve derin düşüncelere dalmış gibi anlamsız bakışlarla etrafına bakınıyordu..biraz bu saatte niçin burada böyle oturduğunu anlamak merakıyla, biraz da konuşacak başka birileri olmadığından olsa gerek, o da gencin yanına doğru ilerledi ve selam vererek oturdu o da banka..genç onu görünce biraz kendine gelmiş, belli belirsiz verilen selama karşılık vermişti..bu gence böyle yakınlık hissetmesi biraz da kendi oğluna benzetmesinden mi ileri geliyordu bilinmez..o anda da zaten aklına İstanbul'daki oğlu gelmişti işte..belki de o da şu anda aynı şekilde bir yerde oturup hülyalara dalmış,eşinin kızının hasretiyle belki de gözleri yaşarmış olarak etrafına bakınıyordu kim bilir..bu gençle sanki kendi oğluyla konuşur gibi konuşmak istedi o an..
   Kısa bir süre sonra da, gencin yakın köylerden birinden buraya iş bulmak ve çalışmak için geldiğini, köyde yavuklusu olduğunu ve bir de yaşlı anası olduğunu öğrendi..babasını yakınlarda kaybetmiş ve biraz da geçim sıkıntısı yüzünden, boş geçen bu kış aylarında burada çalışmak ve eve bir kaç kuruş götürmek üzere bir umutla buralara gelmişti..bir arkadaşının yanında bekar evinde kalıyor ve gündelik işler yapıyordu..bu akşam da eve gitmeden önce burada biraz vakit geçirmek istemişti..
   O anda bugün gördüğü yatalak arkadaşını ve karısını hatırladı..şu çocuk onların yanında kalır, hem işlerini görür hem de evlatları yerine geçer, can şenliği olurdu onlara..acaba isterler miydi bilemedi o anda..ama gence sana uygun bir iş bakacağım, bir yaşlı karı koca tanıdığım var, adam yatalak evde karısı bakıyor ona, yardımcı olabilir misin sorayım mı onlara dedi..genç de neden olmasın amca ben zaten babama beş sene baktım, rahmetli uzun zamandır yatalaktı, diğer kardeşlerim gurbette olduğu için en küçükleri olarak bana düştü bu iş..biraz da o yüzden evlenemedim, nişanlım beni bekledi hep sağolsun dedi..gencin adını adresini aldı, kendi adresini de verdi ve iş olursa nasıl haberleşecekleri konusunda da anlaştılar..
   Genç iş bulmuş kadar sevinmişti şimdi..cebinden o zamanların en ucuz sigarası olan birinci sigarası paketini çıkardı..bir sigara aldı, ona da ikram etti..o da severek aldı sigarayı ve iki eski dost gibi susarak ve tevekkülle sigaralarını tellendirirken yarına umutla bakıyorlardı artık..
   Böylece biraz daha zaman geçti ve eve gitme zamanı akıllarına geldi ikisinin de..genç hemen ayağa kalktı ve elini öpmek istedi..o da bir baba gibi elini bu gence uzattı ve sanki kendi oğlunu kucaklıyormuş gibi kucakladı genci..
   Yolu biraz daha uzun tutarak eve geldiğinde artık neredeyse gece yarısı olmuştu..evde herkes yatmıştı galiba..hiç bir ses ve pencereden ışık görünmüyordu..şimdi herkes kendi dünyasındaydı artık..o kısacık huzur ve rahat anlar insanların uykularında vardı hiç olmazsa ve şükür ki..
   Soyunup yatağa uzandığında; kader ortağı, can yoldaşı, sevdiceği Haticesi ona yavaşça sokulurken, bu akşam meleğin hep seni bekledi, zor uyuttuk, dedi yavaşça..
   Oysa o sözleri duymamıştı bile..O, şimdi meleğiyle beraber, babasının onları götürdüğü ve uzaktan şimdi onları sevecen bakışlarla izlediği, çocukluğundaki bir bayram yerindeydiler ve kurulan atlıkarıncalar, oyuncaklar, tahtıravalliler ve salıncaklar arasında neşe ile bir oraya bir buraya koşmaya başlamışlardı bile çoktan...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

17- Göçmüş Kediler Bahçesi

16- Veda

19- Öfke