İşte böyle-2

    -Sen zaten suskundun, artık iyice konuşmaz oldun.. dedi kadın,
    -Öyle mi.. yok yahu konuşuyorum ya dedi adam..
   Kadın besbelli konuşmak istiyordu bir şeyler..ama adam zaten içinden geçen bir sürü kelime ve cümleler trafiğini yönetemeyen bir trafik polisi sıkıntısındaydı..birine sahip çıkayım derken araya başkası giriyor, derken bodoslama bir başka düşünce kırıntısı hücuma geçiyor, hepsi birbirine karıştığı için akış kilitleniyor, kornalar sinirli sinirli çalınmaya başlanıyor.. insan homurtuları araç seslerine karışıyor, hepsi ayrı telden çalıyorlardı..
   Adam ketıla su doldurdu.. amacı bir fincana koyduğu papatyalı naneli ıhlamurlu karışım poşetiyle ılık bir içecek hazırlamak,biraz da bu işlerle oyalanıp vakit geçirmekti..gözünü de ketılın yanındaki su seviyesini gösteren saydam çizgiye dikmiş, bir şey düşünmemeye, daha doğrusu karışmış trafiği süpürerek temizlemeye çalışıyordu..
   Biraz sonra sudan hafiften cızırtılar gelmeye başladı..adam düşünmeden gözleri ve kulaklarıyla takipteydi şimdi..bu sayede trafik gürültüsü biraz azalırdı belki..
   Git gide cızırtılar arttı ve yavaş yavaş cozurtu halini almaya başladı sudan gelen sesler..şimdi sanki anlamadığı bir şarkı söylüyordu ısınan su.. her saniye sesin dozu ve şiddeti de artmaya devam ediyordu.. sanki savaş meydanında karşıdaki ordulara hücum eden askerlerin bağırış ve haykırışlarına dönmüştü sesler.. saydam kısımdan yukarı doğru yükselen hava kabarcıkları atılan top ve mermilerdi sanki.. suyun içinde demek ne çok hava varmış, ısınınca hürriyetlerini ilan ettiler, biz sıcak yeri sevmiyoruz hadi eyvallah, der gibiydiler..
   Cozurtu artık iyice artmış büyük bir gürültü halini almıştı.. sonra birden gürültü azalmaya ve bir dinginlik yerini almaya başladı.. adam bu duruma şaşırdı önce..hiç dikkat etmemişti buna, gürültü birden durmuş yerini bir sükunete, yorgun bir mırıltıya terk etmişti..
   Ama bu da çok sürmedi.. aniden artık önüne geçilemeyecek şekilde, sanki yanardağ patlar gibi fokurdamalar başladı..biraz önceki fırtına sonrası sükunet yerini güçlü bir kaynamaya bıraktı..
   Bu hal bir kaç saniye sürmüştü ki ketılın termostatı elektriği keserek bu oyuna son verdi..gösteri bitmişti..yani her şey hazırdı..adam elini uzatıp dikkatle ketılı kavradı ve fincandaki poşetin üzerine dikkatle ve adeta bir kimya deneyi yapar gibi suyu akıtmaya başladı.. suyu gören poşet içindekilerin rengini duman gibi dışarı atmaya başladığında adamı yine bir düşünce sarmıştı..
   İşte ömrüm de böyle geçti dedi..çocuktum, bir şey bilmiyordum ve bir şeyler öğrenmek için susup etrafımı dinliyordum..hayatın ateşi içimde arttıkça önce cızırdamaya sonra cozurdamaya sonra da bağırıp çağırarak hayatla savaşmaya başladım.. yediğim kazıklar, dayaklar beni eğitti ve eğdi.. artık bunlara alıştığımda sesim azalmaya, çıkmamaya başladı.. sonunda suskunlaştım, ama artık sıvı halden gaz haline geçeceğimi hissediyorum Mevlana nın dediğini şimdi anlıyorum..Hamdım..Piştim..Yandım...birazdan elektrik kesilecek..oyun bitecek..ne olacağını bilemediğim yeni bir oluşum ve değişimin eşiğindeyim..

   İşte böyle...

Yorumlar

  1. Hayatımda tanıdığım, kaynayan su ve/ya çaydan varlık felsefesine geçebilen iki adamdan birisin babacığım :) Seni özledim gece gece...
    Çok güzel anlatmışsın. Yine.
    Ben de dışımdaki zorunlu ev hapsini içimde bir ege türküsüne çevirmeye çalışıyorum birkaç gündür. Bu kafanın içindeki gürültü bana senden kalmış, belli oldu.
    En sevdiğim hikaye de "işte böyle.." oluyor :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

17- Göçmüş Kediler Bahçesi

16- Veda

19- Öfke