İşte böyle-4


   -Niçin dışarı çıkmak istiyorsun? hem de bu zamanda.. sen ki evde oturmayı seven biriydin.. ne oldu da buna da karşı çıkıyorsun..

   -Bir şeye karşı çıktığım yok.. sadece insanlara bu kadar yüklenilmesin diyorum.. kendi seçimini kendisi yapabilmeli insan..

   -O zaman ya hastaysa, başkasına bulaştırırsa hastalığını.. yazık değil mi masum insanlara?

   -Hastalığını bile bile çıkıyorsa zaten hata ediyordur.. hastalıklardan korunma herkesin ödevidir.. herkesi hasta veya virüs taşıyor diye düşünmemek lazım.. öyle düşünüyorsan sen evinden çıkma.. sen tedbirini al.. evden çıkan kalabalığa karışan insan bunun riskini de üzerine alıyor demektir.. hem sen demiyor muydun herkes yapıp ettiğinden ''kendisi'' sorumludur diye.. isteyen istediğini yapsın, hasta olma hakkı da yok mu yani insanın?

   -Şaka mı söylüyorsun, gerçek mi.. anlayamadım..

   -Biraz latife yaptım canım.. tabi ki insanın bile bile başkasına kötülük yapması kabul edilecek bir şey değil.. ama bireyler de kötülüklerden kaçınmak için tedbir almalı.. değil mi.. hem sen demiyor muydun tabiat zayıflığı sevmez.. güçlü olacaksın, değişikliklere uyum sağlama kabiliyetin olacak, böyle dirençleri olmayanlar yok olmaya mahkumdur.. bu en azından Darwin'den beri böyle bilinen bilimsel bir gerçektir..şimdi bu Corona salgını çıktı diye evrim yasalarına baş mı kaldıracağız.. eski zamanlarda avcı toplumlarında ava çıkan erkekler, aralarında yaşlı olanlar avı zorlaştırıyor ya da başarısız kalıyorsa o bireyleri öldürürlermiş.. Hariri ne güzel anlatıyor Sapiens kitabında.. hatta böyle zayıf kişileri tespit edip öldürme hakkı herkese değil biraz uyanık ve gözü kara birine verilirmiş ve o kişiye özellikle yaşlılar korkuyla karışık saygı duyarlar, ancak bu duruma da itiraz etmezlermiş.. çünki zamanında onlar da gençken bu işi yapıyorlarmış.. eski bir çok toplumda buna benzer ayıklama yöntemleri varmış.. aslında bunlara da pek gerek kalmıyormuş hani, veba kolera, sıtma vs. bir çok hastalık, üstüne kabileler arası savaşlar, zaten doğal seçime gerek bile bırakmıyormuş..

   - Ne yani, biz de o dönemlere mi dönelim..yaşlılar aynı zamanda bir kültür mirasıdır.. onlardan öğrenecek çok şey var..

   -Bu zamana kadar ne öğrendik ki.. öğrenmek isteyen kitaplardan, anılardan, biyografilerden öğrenir öğreneceğini..zaten isteyen öğrenir.. öğretilmez..

   -Yine de istemen kimsenin ölmesini.. herkes yaşasın.. mutlu olsun..

   -Ben de istemem ama hayat böyle düşünmüyor.. hem bu salgınlar hiç bitmez ki.. Bakteriler, daha küçükleri, virüsler hepsi birer canlı.. onlarsız dünya olmaz ki.. bu virüslerin çok büyük bölümü zararsız hatta yararlı bile olabilir.. ama bazıları zararlı veya salgın yapacak hale geçebiliyor.. bunda da yine insanın kazanç hırsı, doymak bilmeyen zevkleri rol oynuyor.. tavukları, evcil tüm hayvanları daha çok üretim için daracık yerlere sokanlar biz insanlarız.. o zaman o dar yerlerde, başka hayvanların artıklarıyla hazırlanmış yemlerle beslenmeler sonucu ister istemez her türlü bakteri virüs daha kolay çoğalıyor ve hastalık yapar hale geliyor.. insanın doymak bilmeyen hırsları sonunda yine insanı ve doğayı vuruyor.. bak bu salgın yüzünden dünya evine kapandı, ekonomiler durdu, gökyüzünden neredeyse uçak geçmiyor, araçlar çalışmıyor.. ne oldu, hava, toprak, deniz temizlenmeye başladı.. sanki çiçekler daha sevinçle açmaya, kuşlar daha neşeli ötmeye başladı.. doğa nefes aldı adeta.. göreceksin bu sene çevre kirlenmesi küresel ısınma gibi sonuçlar daha az görülecek, hiç değilse artış hızı düşecek.. bir de salgının bu iyi sonuçlarını düşün.. ben bu Covid-19 a neredeyse saygı ve sevgi duymaya başladım.. üstelik adil ve centilmen bir virüse benziyor bu virüs.. yaşaması gerekenlere dokunmuyor neredeyse, zamanı gelmiş adeta olgun bir meyve gibi dalından düşmeyi bekleyenlerin güz rüzgarı gibi akıbetini hızlandırıyor.. ben her şeyden önce adaleti önemsiyorum..bu virüs adil bir virüs.. eğer birtakım kişiler bunu laboratuarlarda yapmamışlarsa.. yapay olduğuna da inanmıyorum bu arada.. ama yaptılarsa da işlerini biliyormuş yapanlar..

   -Yani sen hiç bir şey yapmayacak mısın.. oturup sonunu mu bekleyeceksin.. üstelik sen de risk grubundasın biliyor musun..

   -Yok canım yapmaz mıyım..kendimi olabildiğince dışarıdan gelecek bulaşmalara karşı koruyacağım tabi ki.. bu görevim.. ama anladığım kadarıyla bu virüs dünyada hemen herkesi bulmadan ve görevini yapmadan durmayacak gibi.. ya herkes bunu yaşayıp geçirecek ve bağışıklık kazanacak, ya da son taşıyıcı da taşıma durumu bitmeden ortadan kalkmayacak.. dudaklarımızda uçuk yapan virüs gibi belki de aramızda çoğu kişide sessiz ve sinik şekilde yaşamaya ve fırsat buldukça da azmaya çalışacak.. zaten bütün virüsler öyle değil mi.. bize düşen mümkün olduğunca korunmak, buna rağmen yakalanırsak tedavi olmaya çalışmak, yok olamıyorsak da kalanların canı sağolsun deyip bu sahneyi efendice terk etmek.. hayatın gerçeği bu.. üstelik ölümden sonraki yaşama inananlar için hiç mesele yok.. bir odadan çıkıp öteki odaya geçeceksin alt tarafı.. buradan hayatın asıl gerçeği olan ölüm konusu önümüze geliyor ki bu da derin mesele, bu konuda bize söz söyleyen o kadar çok şey var ki, oku oku bitmez.. düşün düşün sonu gelmez.. o yüzden sen de üzme kendini.. alnımızda ne yazılıysa onu göreceğiz de.. en güzeli bu inan..

   -Yine bir yolunu buldun işi felsefeye bağladın :)

   -Ne demiş şair;
   
    Ömrün şu biten neşvesi tâm olsun erenler
    Son meclisi câm üstüne câm olsun erenler
    Şükrânla veda ettiğimiz cân-ı fenâya
    Son pendimiz ah-lâfa devâm olsun erenler

    Caizse Harâbat-ı ilâhi'de de herşey
    Yârân yine Rindân-ı Kirâm olsun erenler
    Tekrar mülâki oluruz bezm-i ezelde
    Evvel giden ahbâba selâm olsun erenler



   İşte böyle...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

17- Göçmüş Kediler Bahçesi

16- Veda

19- Öfke