İşte böyle-5

 

   Kızkulesini bilirsiniz...
   Hikayesini de...
   Adı üstünde hikaye işte.. hani boru olmadığı için sobayı o şekilde kuran adamın evine gelenlerin her biri bu durumu başka şekilde yorumlamışlar ya.. işte öyle.. basit bir sebebe inanmayıp veya onu düşünmeyip, gördüğü her şeyi dallandırıp budaklandırmayı seven insan aklı hemen bir hikaye uyduruveriyor.. belki de, ya da en basit sebep; oradaki kayalıkları görmeyen kaptanlar gemilerini çarpmasın diye Üsküdar kıyısındaki bu küçük kayalık üzerine bir fener yapmışlardır.. gündüz feneri, gece de fenerden yayılan ışığı gören gemiler böylece başlarına gelecek felaketten kurtulmuş olacaklar.. bu kadar basit..
   Ama olmaz böyle şey, mutlaka başka bir sebep vardır orada o binanın yapılmasına.. değil mi ama.. o zamanın kralı -her zaman krallar çocuklarını özellikle kızlarını çok severler- çok sevdiği kızının bir gün yılan tarafından zehirleneceğini öğrenir şom ağızlı falcısından, ve çare olarak oraya binayı yaptırır ve zavallı kızı da oraya hapseder.. biz de inandık..
   Ama zavallı kızın kaderinde yılan tarafından zehirlenmek olduğu için o yılan ille de bir şekilde gelecektir.. bu işten kaçış yoktur.. ve bildiğimiz son.. el fatiha...


   Şimdi hooooop gelelim felsefeye değil mi  :)
   Yok yok, korkmayın.. felsefeye gelmeyeceğiz..
   Yazıyı nereye bağlayacağız peki ?

    Şimdi dünyanın başında bir Covid-19 belası var ya.. hepimiz evlerimize kendi kulelerimize çekildik veya kapatıldık ya.. evde oturmaktan saçlarımız Boris Jonhson'ın saçlarına benzemeye başladı ya.. işte oraya gelecek konu.. hepimiz kralın kızından da kıymetli olduğumuz için evlerimizde korku ile, bu sinsi yılanın gelip gelmeyeceğini de bilemeyerek, bekleyip duruyoruz.. bakalım yılan bizi burada bile bulabilecek mi.. bulursa ey hikayeciler siz haklısınız, elinizden hürmetle öpüyoruz.. artık ne derseniz o..
   Yok beklenen yılan gelmezse, o zaman düz mantıkçılar yani her şeyi basit olarak görenler kazanacak.. ama burada, biz insanlar birazcık hikayecilere çalışıyor gibiyiz, ya da bana öyle geliyor.. gönlüm mantıkçılardan yana, onu söyleyeyim baştan.. zaten hikayeciler nasıl olsa her şeye olduğu gibi beklemedikleri sonuca göre de bir şeyler uydururlar merak etmeyin..

   İnsanlık buna benzer hatta bunun defalarca kötüsü nice badireler atlattı günümüze kadar.. bunu da bir şekilde atlatacak.. da.. işte.. kazanımlarımızı kaybetmesek diyoruz hani.. ama her şeyin de bir şeyi var değil mi pasam.. hamama giren terler.. hem kirlenmek güzeldir demiyor muyduk.. işte biraz hırpalanacağız artık..

   Benim bu hengameden sonra olacaklar konusunda bir beklentim var ama.. hani iki cihan harbi sonunda, üstüne bir de atom bombası icat edilince, insanlık üçüncü ve belki de sonuncusu olacak o harpten ve kendisinden bile korkmaya başlamış ve o korkuyla Birleşmiş Milletler ve benzeri teşkilatları kurmuşlar ya.. ama iş biraz soğumaya başlayınca da yine eski huylarına dönmüşler ya.. işte bu son korkuyla da insanlığın, artık dünyanın kocaman bir köy olduğunu görüp, Brezilyadaki yağmur ormanlarında kanat çırpan bir kelebeğin kasırgaya neden olabileceğini de hesaba katarak aklını başına almasını ve gereğini yapmasını umuyor ve bekliyorum her zamanki saflığım ve iyi niyetimle.. kim bilir anlamsız gövde gösterileri için harcanan bunca kaynak, emek ve zamanın artık tüm insanlığın yararına olacak şeylere harcanması gerektiğini düşünen liderler ve sıradan insanlar çoğunluğa geçer.. ona buna nizam verme gayretini bırakıp önce kendi evini temizlemeye, çevresine ve başta kendi hayatına çeki düzen vermeye çalışanlar çoğalır, açlık ve yoklukla dört tarafından sarılmış her renk ve dilden benzerlerinin de kardeşi olduğu, olabileceği hatırlanır, bu salgın ve felaketlerin belki de köprüden önceki son çıkış habercisi olduğunun farkına varılıp frene basılır ve güvenli yola dönülür..

   İşte o zaman bu Covid-19 un da bir yılan değil bir uyarı mesajı olduğu malum ve sevimli hikayeciler tarafından yazılıp söylenmeye başlanır belki... Ne dersiniz...


   İşte böyle...

Yorumlar

  1. Umarım son paragrafınızdakiler gerçekleşir birer birer ve bir an önce. Yoksa ben o kadar da ümitvâr değilim. Bu devran böyle dönmeyecekti ancak böyle de bir ders beklemiyorduk öyle değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, aslında hem bekliyorduk hem de bu kadar yakınımızda olacağını beklemiyorduk diyebilirim.. doğa artık bu kadar yüklenmeyi ya da hakareti kaldıramayacağını hissettirmeye başlamıştı çoktan, ama anlamazlıktan gelmeye devam ediyorduk.. ümidimi korumak istiyorum, yoksa daha büyük tokatlara hazır olmamız gerekecek.. ne yazık ki...

      Sil
    2. Benim de çok büyük beklentilerim var ama malesef insanlar çok unutkan, hemen unutup eski davranış kalıplarına dönüveriyorlar..

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

17- Göçmüş Kediler Bahçesi

16- Veda

19- Öfke