Yaz bitti...

 



     Evet yaz bitti.. Çocukluğumdaki baba evinin duvarında her sene yenisi asılan ve her sabah büyük bir ciddiyet ve sorumluluk duygusu ile birer yaprağını koparıp önünü ve arkasını bir güzel okuyup sonrada nereye koyacağımızı bilemediğimiz o Saatli Maarif Takviminde de yazdığı gibi kasım ayının onundan sonraki günlere denk gelen ''Pastırma yazı'' günleri de bugünlerde son demlerini yaşamakta.. bu günler yazın bittiğini biz insanların iyice anlaması için, son bir kez trenden el sallayan yolcu hassaslığı içinde sıcak duygularını gönderiyor sanki..


     Oysa tabiat ve hemen tüm canlılar böyle şeylerden bîhaber, ama yine de son derece hazırlıklı olarak bu mevsim değişimlerini anlayıp gereğini ona göre yapmış oluyorlar, ne kadar şaşırtıcı değil mi? öyle ya; kışlık giysilerini, nelerin moda olacağını, gardrobun nasıl değiştirilip nelerin alınması, nelerin atılması gerektiği gibi son derece mühim şeylerden zavallıların hiç haberi yok.. aynı şekilde, barınma ve ısınma masraflarının nasıl karşılanacağı da hiç birini ilgilendirmiyor nedense.. kediler kürklerini biraz daha kalınlaştırıp daha tombul görünüyorlar sadece, ama tüyleri çok kısa köpekler, atlar, eşekler veya diğer hayvancıklar bunları da pek önemsemiyorlar galiba.. bazı hayvancıklar bir yerlere bir şeyler gömüyor gibiler ama aradınsa bul sonra onları da.. ayılar kış uykusuna yatıyormuş, acaba bunu istiyerek ve planlıyarak mı yapıyorlar dersiniz?.. hiç sanmıyorum.. takvimleri yok ki uyku zamanını bilsinler..


     Şaka bir yana sadece biz insanlar geleceği tahmin etmeye, ona göre tedbir almaya çalışan varlıklarız sanırım.. ne bitkiler ne de diğer tüm hayvanların pek bir gelecek kaygısı yok gibi.. onlar ne geçmişi, ne de geleceği düşünmüyorlar, sadece 'an'ı yaşıyorlar.. bu açıdan bir çok filozofun veya yaşam koçunun dedikleri ya da tavsiye ettikleri şeyi onlar zaten ezelden beri yapıyorlar.. o yüzden olsa gerek hepsi o andaki hayatını yaşıyor, gelecekte olması ihtimali olan şeyler yüzünden kendilerine hayatı dar etmiyorlar.. bence onların tek yaptığı şey sadece şartlara uyum sağlamak.. tevekkül ve ancak zahitlerin yapacağı bir boyun eğişle, gün ne getirdiyse ona razı olup, içgüdü mü diyelim, akılları o kadarına mı eriyor diyelim, şu dünya üzerindeki rollerini oynayıp, kendi yaşam koşularına devam ediyor, yorulup sıraları geldiği zaman da sessizce kervanı terk edip, başkalarına yol ve besin olmayı da biliyorlar.. sadece biz insanların anlamadığı ve anlayamayacağı bir yaşam felsefesi..


     Bu girişten sonra biz yine kendi dünyamıza dönelim.. yaklaşık 3 ay olmuş blog alemine girmeyeli.. bu son zamanlarda herkes bir eylem ve mutlaka yapılacaklar planı yapıp, bunu ne bahasına olursa olsun uygulamak çabasında iken tabi ben de boş durmadım, -belki seneye bir daha gözüm kesmez, gücüm kalmaz düşüncesiyle biraz da- doğduğum toprakları ziyaret etme kararını aldım eşimle birlikte.. yaklaşık 50 gün evden uzakta kaldım, çeşitli nedenlerle uzayan bu yolculuk sonunda bitti ve daha yeni eve döndük.. bu süre içinde yaklaşık 5000 km yol tepmişiz.. ortalama günde 100 km yapmışız.. bu yaş için iyi performans sayılır.. her şeyin performans ve başarı kriterleriyle ölçüldüğü günümüzde kendimizle ne kadar gururlansak azdır :) yolculuğumuzdan ve nerelere gittiğimizden kısaca bahsetmek gerekirse Bursa'dan başlayıp doğuda Amasya ve Tokat sınırlarına kadar uzanan ve oradan da Ankara ve Ege sahillerine uzanan geniş bir daire çizmiş gibi bir seyahat oldu gezimiz ve bu süre içinde en çok da  Osmancık, Amasya ve Sivrihisar hoşumuza gitti.. en çok da Amasya.. eski ile yeniyi çok güzel bağdaştırmışlar.. mesela bir tarihi han uygun şekilde yenilenip müze olmuş, bir kaya mezarının önünde modern bir dinlenme mekânı var ve burada oturup çevreyi izleme, tarihi hissetme imkanı var.. koyu yeşil renkli yosunlar ve çürümüş bitkilerle birlikte ağır ağır boz bulanık akan Yeşilırmak bile önünüzden bir Ganj nehri mistikliği ve bilgeliğiyle geçip gidiyor.. hem dünü hem bugünü birlikte idrak ediyorsunuz Amasya'da.. Sivrihisar da umduğumuzdan dah zengin bir kültür ve sanat kenti olarak çıktı karşımıza.. Açık hava heykel müzesi ve Kilim müzesi şaşırtıcı derecede güzel ve her şey yetkin ellerde hazırlanmış, bilgili ve zevkli bir emek sarf edilmiş olduğunu hissettiriyor insana.. özellikle bu iki yeri görmeyenlere, hatta uzun süre önce görüp sonra ihmal etmiş olanlara ziyaret etmelerini hararetle tavsiye ediyorum..


     En çok da Anadolu'da kadınların neler başardığını ve neredeyse topyekün ayağa kalkıp tüm ülkeyi sırtlayıp yükseltmeye azmetmiş halleri beni şaşırttı ve gururlandırdı.. bence Anadolu'da bir başka rönesans başlamış ve epeyce de yol almış.. artan kadın cinayetleri, bana göre erkeklerin acizliğinin ve kadınların başarıları ve kişilikleri karşısında yetersiz kalışlarının, kadınlar karşısında ne yapacaklarını bilemez hale gelmelerinin acı bir sonucu gibi geliyor, ben böyle bir kanaate vardım.. hiç uğruna yitirilen, cehaletin ve kaba kuvvetin, canavarlığın kurbanı olan o şehit kadınların anıları karşısında utanç ve hüzünle eğiliyorum.. çok çok üzücü bu olaylar ne yazık ki, ama yine de o kadınlar eş ve anne olarak erkekleri de eğitip ''adam'' edecekler eninde sonunda, buna inandım.. tabi bu süreç çok acı ve çok üzücü olaylarla devam edecek.. ama bu bir devrim, başka yol görünmüyor ne yazık ki.. Anadolu'nun bir çok yerinde, eskiden kadınların gündüz bile rahatça dolaşamadığı bir çok yerinde, bugün kadınların saltanatı kuruluyor kim ne derse desin.. ben umutlu döndüm bu geziden neticede..


     Takvimlerde yaz bitti dense de, önümüzde soğuk ve karanlık günler, uzun ve ıssız geceler olsa da sanki baharın kokusunu şimdiden alır gibiyim.. iyi ki, belki de son kez bile olsa, memleketimin dört coğrafi bölgesini bu yaşımın duygu ve düşünceleriyle bir kez daha gezmişim diyorum.. tüm yorgunluğumuza değdi doğrusu bu gezi.. yenilenmiş, tazelenmiş ve umutlanmış olarak döndük evimize.. belki de insan oluşumuza, gelecek kaygısı duysak da, umut da duyacağımız bir şuur ve ruh taşıdığımız için bir kere daha şükür ederek, bütün bu acıları niçin çektiğimizi anlayarak ve iyi ki çekiyoruz diyerek varoluşumuzun farkına vardık.. artık kış da gelebilir, fırtına ve soğuklar da gelebilir.. ne gelirse gelsin, sonunda bahar ve bir kere daha yaz gelecek ya.. biz görmesek de olur ne gam....








Yorumlar

  1. Tavşanlar daha çok yiyor, daha çok uyuyor, tüylerini kabartıyor. Baharda da tam tersi bir heyecana kapılıp yemeyi içmeyi unutuyor, tek gayeleri dışarı kaçmak oynamak oluyor. Keşke biz insanlar da mevsimsel heyecanlara ve durgunluklara “aman hemen ilaç al dengele” ya da “hiyyy kilo aldım hemen rejim” diye yaklaşmasak, salsak ama ayarlar bizde çoktaaan bozulmuş, sunî bir hâl alıp şaşırmış, güvenemiyoruz.
    Diğer konuda, evet çok iyi yaptınız 5000km yol almakla, sonunda evinize dönmüş olmanız da dünyanın yuvarlaklığı ı kanıtladı ;) Amasya’yı 2001 yazında görmüştüm değişmiştir muhakkak ama anlaşılan iyi yönde değişmiş :) Bana da çok büyülü gelmişti “burada yaşamak isterdim” diye düşündürmüştü..
    Kadınların devrimi mi yoksa yasaların erkekleri korur şekilde işlemesi mi bilinmez ama kadınlara şiddet arttı. Dün avusturya radyosunda aynı konu işleniyordu covid nedeniyle olduğunuöne sürdüler çünkü avusturyada da ciddi oranda artmış. Yunanistan da bu konuda maalesef bizimle aynıymış.. Eve kapatılınca insanlar ev içi şiddetin boyutları değişti maalesef ve eviçine kapatılınca insanlar dışardan müdahale de çok zor. Çok acı gerçekten.. Keşke ben de umutlu olabilsem ama halihazırdaki sistemle rakamların değişmesi zor..
    Son paragrama aman allah kısmet etsin daha ne baharlar kışlar görelim birlikte diyorum, sevgiyle kucaklıyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok sağol son dilekler için.. insan yaşadıkça düşünmeye, etrafını izleyip sonuçlar çıkarmaya çalışmaya devam ediyor.. yapım gereği sanırım iyimser sonuçlar daha çok bende.. belki kendini rahatlatma isteği de vardır bunda, olsun.. ama yavaş da olsa, biz aceleci fanilere göre geç de olsa olumlu şeylerin daha çok olduğuna inanıyorum dünyada.. benim yaşımdakiler nedense daha kötümser olur, belki de kendilerine baktıkça bu sonuca ulaşıyorlar.. şükür ki yaşıma ve toplumun haline karşı iyimserliğimi koruyabiliyorum :) sevgiler...

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

17- Göçmüş Kediler Bahçesi

16- Veda

19- Öfke